Diş Eti Hastalıkları
Diş eti hastalıkları (periodontal hastalık), dişi değil dişi çevreleyen ve destekleyen dokuları etkileyen bir enfeksiyon hastalığıdır. Hiç çürüğü olmayan dişler bile bu hastalık nedeniyle kaybedilebilir. Periodontal hastalıklar bir veya birçok dişi etkileyebilen; çocuklarda, büyüme çağındaki bireylerde, erişkinlerde ve yaşlılarda görülebilen toplumdaki en yaygın kronik hastalıklardır. Genellikle ağrısız seyrettiği için belirtileri hasta tarafından zor farkedilir ve çoğu vakada hekime geç müracaat edilir.
Diş çevresi destek dokular; diş eti, diş kökü, çene kemiği ve dişin kökünü çene kemiğine bağlayan liflerdir ve bu yapı “periodonsiyum” adını alır. Enfeksiyonun sadece diş etini etkilediği durumlar “gingivitis” olarak isimlendirilir. Gingivitisin belirtileri; kırmızı, şiş, parlak, yumuşak kıvamlı ve kolay kanayan diş etidir. Kanama en önemli belirtidir.
Daha ileri olgularda diş eti ile birlikte yukarıda belirtilen diğer dokuların da etkilendiği durumlar “periodontitis” olarak tanımlanır. Periodontitisin belirtileri; diş etinde kanama, kırmızı/mavimsi-morumsu renk değişikliği, diş eti çekilmesi, diş eti büyümesi, dişlerde yer değiştirme, aralanma, uzama, sallanma, abse oluşumu, hassasiyet ve kötü ağız kokusudur. Ağrı genellikle abse oluşumu ile birlikte görülür. Sonuçta periodonsiyumda enfeksiyon, estetik bozukluk, çiğneme kaybı ve yapılacak protezleri taşıyamayacak hastalıklı ve desteği azalmış bir alt yapı meydana gelir.
Dişeti hastalığının esas nedeni mikrobiyal dental plak olmakla beraber, sigara kullanımı, diyabet gibi hastalıklar hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştıran risk faktörleridir. Bazı dişeti hastalıkları kalıtsaldır. Bazı kişiler ise dişeti hastalığına daha yatkınlardır. Ancak bireylerin çoğunda iyi ağız bakımı ve düzenli diş hekimi kontrolü ile dişeti hastalıkları önlenebilir.
Bir çok bakımdan ağız, vücudun genel sağlığının bir aynasıdır. Her ne kadar dişeti hastalıkları esas olarak dişler üzerinde plak birikimine bağlı ortaya çıksa da, bazı sistemik hastalıklar diş çevresi dokularını etkilerler. Kontrol altında olmayan diyabet, dişeti hastalığının şiddetini artırmaktadır. Diğer taraftan dişeti hastalıkları da genel sağlığı tehdit etmektedir. Periodontal hastalıklar ile kalp hastalıklarının ortaya çıkma mekanizmaları benzerdir ve ağız içinde enfeksiyonu olan kişilerde kalp krizi görülme oranı, enfeksiyonu olmayan bireylere göre %25 daha fazladır. Kontrol altında olmayan diyabet hastalarında, dişeti tedavisi, diyabeti de olumlu etkilemektedir. Ayrıca dişeti hastalıkları hamilelerde, erken doğum ve düşük doğum ağırlığı gibi sorunlara neden olabilmektedir.
Diş Eti Hastalıkları Tedavisi
Tedavinin ilk basamağı dişler üzerindeki sert birikintilerin doktorunuz tarafından özel aletlerle uzaklaştırılmasıdır. Tedavinin başarıya ulaşabilmesi için hastalığa neden olan mikrobiyal dental plağın fırça ve diş ipi ile doğru teknikle nasıl temizleneceği size öğretilir. Basit dişeti iltihabında bu tedavi tek başına yeterli olabilmektedir. Daha şiddetli enfeksiyonlarda, iltihaplı, büyümüş veya çekilmiş dişetini, diş-diş eti arasında kemik erimesinde bağlı oluşan ‘dişeti cebi’ denilen boşlukları ve kemik erimelerini tedavi etmek için, lokal anestezi altında yapılan ve bazı durumlarda yardımcı biyomateryallerin (kemik tozu, membran gibi) kullanıldığı periodontal cerrahi işlemler uygulanır. Bazı durumlarda ise büyümüş diş etleri lazer gibi son teknoloji cihazlar ile ağrısız, kanamasız ve dikişsiz olarak uzaklaştırılır. Tüm bu uygulamalar sonrasında hastalar dişeti sağlıklarının idamesi için 3-6-12 aylık kontrollere alınır. Hangi sıklıkla kontrole geleceğiniz hastalığın şiddetine ve bazı risk faktörlerinin varlığına göre hekiminiz tarafından size özel olarak belirlenecektir. Her kontrolde fırçalama ve ara yüz temizliğiniz yeniden değerlendirilecektir. Dişeti tedavisinin başarısı direkt olarak hastanın tedaviye uyumluluğu ve motivasyonu ile ilişkilidir.
Tedavi ile birlikte hastalığın ilerlemesinin durması, hastanın kendi kendine etkin temizlik yapabilmesi ve bireylerin doğal dişlerini uzun yıllar, rahat fonksiyon görebilecek şekilde ağızda tutabilmeleri hedeflenir. Başarılı bir dişeti tedavisi sonrası dişetlerinde açık pembe renkli, kanamasız ve sert kıvamlı hale gelir, dişlerde sallanma geriler, ağız kokusu sorunu ortadan kalkar.